Zamansız Kadınlar
- Şenay Kum Göz
- 5 Kas 2024
- 2 dakikada okunur

1919-1938 arası Türk ve Dünya kadınlarına öncülük etmiş 51 Türk kadın olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum, hatta muhteşem hikayeleri olan bu kadınların bir çoğunu tanımıyordum da. Bu çok ama çok büyük bir eksiklik. Benim kendime biçtiğim görev, bundan sonra bu kadınları daha çok anmak ve anlatmak olacak. Mustafa Kemal Atatürk demiş ki; "Geçmişini bilmeyen geleceğe yön veremez." Bu kadınların her biri umut, her biri büyük ilham kaynağı.
Tarihimizin bu muhteşem kadınlarından, çok değerli bir kadın, İlknur Güntürkün Kalıpçı'nın Zamansız Kadınlar projesi sayesinde haberdar olduk. Kendisinin aynı isimli bir de kitabı var, sipariş verdim heyecanla bekliyorum. Yine çok değerli bir başka kadın Dilek Mildon'un öncülüğünde Gelibolu'da düzenlenen konferansta biz 26 kadın da geçmişten bugüne o kadınların sesini taşımaya çalıştık. Benim için çok duygu dolu, çok heyecan verici ve her zaman iyi ki diye hatırlayacağım bir deneyim oldu. Eminim tüm arkadaşlarım da aynı duyguları paylaşıyor. Muhteşem bir akşam yaşadık. Buna en büyük sebep birlik olmanın gücüydü bence. Ortak bir amaç için, el birliğiyle, gönülden hareket etmek ortaya müthiş bir enerji çıkmasını sağlıyor.
Ben Naciye Hanım'ı temsil ediyordum, ilk Türk kadın fotoğrafçı. 1919'da kendi işini kurma cesareti göstermiş bir kadın olmak çok olağanüstü gelmiyor mu size de. O günlerde çok büyük bir ihtiyacı görmüş ve kadınların fotoğraf çekilebileceği bir fotoğraf stüdyosu açmış. "Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi, Naciye" yazılı bir tabela asarak işe başlamış ve ilk gün 10 müşterisi olmuş. Henüz kadınlar özgürlüklerini kazanamamışken, tüm fotoğrafçıların erkek olduğu bir ortamda rahatça gidip fotoğraf çektirmeleri de haliyle mümkün değil. İşte Naciye Hanım bu noktayı iyi değerlendirmiş. Kısa sürede ünü yayılmış ve hatta cepheden gelen mektuplarda, askerler eşlerinden Naciye Hanım'a giderek, saçları açık şekilde fotoğraf çektirip göndermelerini istemişler. Naciye Hanım evinin çatı katında başladığı işini bir süre sonra Beyazıt'ta şube açarak büyütmüş ve sonraki zamanlarda kadınlara fotoğraf eğitimleri de vermiş.

Naciye Hanım ve diğer kadınların hikayelerinde ortak bir nokta var aslında, çaresizlik. Savaş zamanı, eşi cephede, çocukları var ama parası yok. Evdeki eşyaları satmak zorunda kalıyor yiyecek alabilmek için. Sonra böyle devam edemeyeceğini fark edip çalışarak para kazanma yolunu arıyor ve çok şahane bir şekilde buluyor. Şikayet etmiyor, yardım dilenmiyor, gücünü başkasına vermeden elindekiyle kendi yolunu çiziyor.
Şöyle bir gerçek var ki, bugün hiçbirimizin hiçbir bahane altına sığınmak gibi bir lüksü yok. Bir şey yapmak için zamanım yok, imkanım yok, param yok, çevrem yok gibi hiçbir bahanenin geçerli olmadığını bize bu kadınlar anlatıyorlar. Bugün kendi gücünü eline alma cesareti gösteremeyen ne çok kadın var. Peki bugünkü şartlar o günden daha mı zor. İhtiyaç olan en önemli şey biraz cesaret ve o cesaret de tarihe adını yazdıran kadınların hayat hikayelerinde var.
Aslında yaşanılan her zorluk, bize bir şey göstermeye çalışıyor. Olanı kabul etmek, olanı sevmek, hep şükürde olmak bu yüzden önemli. Yaşadığımız durumdan şikayet etmek yerine o durumun hediyesini görmeye açık olduğumuzda karanlığa ışık tutuluyor. Başımıza gelen çok kötü sandığımız şeyin aslında sadece daha iyiye açılan bir kapı olduğunu o zaman görebiliyoruz.
Son olarak, sene 2024 olmuşken dünyanın başka bir yerinde kadınlar hala özgürlük mücadelesi veriyor. Erkekler kadınlara nasıl giyinebileceklerini, ne yapıp ne yapamayacaklarını söylüyor. Peki biz elimizdekinin kıymetini biliyor muyuz gerçekten?
Comments