top of page

Rezonans Kanunu




Son zamanlarda özellikle sosyal medyada sıklıkla karşına çıkıyor olabilir bu kitap. Ben de bir süre önce okudum. Evrende var olan her şeyin, birbiriyle nasıl titreşim halinde olduğunu, rezonans, titreşim, enerji kavramlarını sade ve net bir dille anlatan, yeni farkındalıklar görebileceğiniz bir kitap.


Rezonans ile ilgili farkındalığım ya da tam anlamıyla idrakim nasıl gerçekleşti ondan bahsetmek istiyorum. Daha önce de bahsetmiştim benim arayışa girmem 2018 yılına denk geliyor. Kendimi en kötü, en çıkmazda hissettiğim, derin bir anksiyete içinde olduğum günlerde bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordum. Ki o zamanlarda yaşadığım şeyin adını da koyamıyordum. Ama derin bir mutsuzluk içindeydim.


Kitaplar, bazı öğretiler, uygulamalar bir çok şey denedim. Tüm cevaplar içimdeydi oysa ben cevapları deli gibi dışarda arıyordum. Bu bloğa taşıdığım yazıları da o günlerde yazmaya başlamıştım. Biraz daha zihnimin berraklaştığı, nefes almaya başladığım zamanlarda. İşte o günlerde yazdığım yazılardan birinde "Yani aslında dışarısı diye bir şey de yok. Her şey senden ibaret." demişim. Bunu yazdığımda henüz Eforsuz Yaşam Okulu ile çalışmıyordum. Ama içimde bir yerde bu bilgi ile uyumlanmıştım. Bu yüzden de tesadüf sandığım bir şekilde önüme düşen bir video ile yolum Deniz Hanım ve Enes Bey ile kesişti. 3 Prensibi yani düşünce, bilinç ve akıl prensiplerini, deneyimimizin yalnızca içten dışa işlediğini görmem için bana yol gösterdiler.


Yani bilgiyi almaya hazır olduğumda, derin bilgiyi anlatacak rehberler yoluma çıkmıştı. Yaklaşık 3 yıldır Eforsuz Yaşam Okulu'nda çeşitli programlara devam ediyorum. Her zaman söyledikleri bir şey var "bize inanmayın test edin" ve ben 3 yıl içinde bunu defalarca test ettim. Odağım neredeyse, enerjimi nereye harcıyorsam, gerçekten neye niyet etmişsem işimi kolaylaştıracak durumlar, fikirler, yardımcı olacak kişiler kendiliğinden karşıma çıktı.


Aslında hayatın denklemi sandığımız kadar zor değil. Ama kodlarımız, öğretilerimiz, aileden ve toplumdan öğrendiklerim tam tersi. Hep stres içinde olmamız gerektiği, hiç durmadan koşmamız gerektiği yanılgısıyla yaşayıp gidiyoruz. Aslında yaşamak da denmez gün dolduruyoruz. Oysa gerçek anlamda hızlanmak için yavaşlamak gerekiyor. Yavaşladığımızda içimizdeki rehber bize ihtiyacımız olanı veriyor. Üstelik o hep orada bizim onu dinlememizi sabırla bekliyor.


Biraz düşünsen mutlaka hatırlarsın. Herhangi bir şey için çok didinip, strese girip uğraştığın ama istediğin sonuca ulaşmadığın anları. Ya da zorlamadan oluruna bıraktığında kolaylıkla çözülen durumları. Bunu bilinçli yapıyor olmak işleri çok daha kolaylaştırıyor.


Sen de bana inanmayıp test etmeye var mısın?



 
 
 

Comentarios


bottom of page