Kızıma Mektup…
- Şenay Kum Göz
- 27 Eyl 2024
- 2 dakikada okunur
Bugün 25 Kasım 2019. Bundan 8 yıl önce bugün hayatımın en güzel, en özel günüydü. 38 hafta boyunca içimde filizlenip büyüyen bir minicik kız çocuğu olan sen, sağlıkla doğup kucağıma geldin. Sesini ilk kez duyduğumda çok heyecanlanmıştım. “İyi mi” diye sordum başımda bekleyen sağlık görevlisine, “baksana nasıl da bağırıyor, çok iyi hem de” dedi o da bana.
Anne olmayı bilmiyordum, nasıl bir anne olacağımı da. Doğru bildiğimi sandığım yanlışlarım oldu. Bazı zamanlar; hikâyenin en masumu senken aslında en mağduru oldun aynı zamanda. Öyle sıkıntılı zamanlarım oldu ki, tüm gün sabrımı pek de hak etmeyen koca koca adamlara sabır gösterirken, akşam eve geldiğimde asıl sabrı, asıl sevgiyi hak eden sana yeterince sabır gösteremedim belki. Annelik; bir yerlerinde hep biraz vicdan azabı.
Sen doğduğunda 9 ay beraber kaldık, sonra ben işe başladım. Ondan sonrası hep sana özlemle geçti. Hep yetememe duygusu, hep bir şeylerin eksik kalması, hep kaçırmak seninle paylaşacağımız güzel zamanları. Bu yüzdendir ki sen okula başlarken işten ayrıldım. Kaçırdığımız zamanları telafi edelim, birlikte daha çok vakit geçirelim, okula ben götüreyi, okuldan ben alayım, ödevlerine yardım edebileyim. Bu durum başka zorluklar getirdi beraberinde belki, ama senin gözündeki mutluluk paha biçilemez.
İpek kızım, ben iyi bir anne miyim bilmiyorum. İyi annelik nasıl olur? Bu sorunun tek bir doğru cevabı yok sanırım. Herkesin anneliği kendine göre. Ben de kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Senin için, kendim için daha iyisi nasıl olur, onu bulmaya çalışıyorum. Öğrendiklerimi öğretmeye çabalarken aslında senden çok şey öğreniyorum. Hayat dediğimiz bu sahnede herkes kendi hikâyesini yazıyor. Her hikâyede hem iyiler var, hem kötüler, hem doğrular var, hem yanlışlar. Sen hep iyiyi seç, hep doğruyu seç canım kızım. İyi ve doğru olursan emin ol hikâyenin sonunda kazanan sen olursun.
Benim 40’a gelirken öğrendiklerimi sana daha önce öğretebilirim umarım. Ama şu da bir gerçek ki, en büyük öğretmen tecrübe. İnsan en çok yaşayarak öğreniyor. Önce kendini sev, kendini dinle. İçindeki kılavuza kulak ver. O senin rotanı belirler. Sevmediğin yerlerde çok kalma. Senin mutlu eden işi bul, hayallerinin peşinden koşmayı bırakma. Sana iyi gelmeyen insanları hayatından uzak tut. Hak etmeyen kimseye gereğinden fazla önem verme. Bir şey yaparken başkasından onaylanma ya da kabul görmeyi bekleme. Sana hayvanları sev demeyeceğim, çünkü zaten çok seviyorsun görüyorum. Sayende ben de daha çok seviyorum. Demiştim senden çok şey öğreniyorum diye, işte bu da onlardan biri.
Sen bir mucizesin, sen çok kıymetlisin, sen dünyada bir tanesin. Bunu hiç ama hiç unutma. Kendini sev, çok sev. Kendini acımasızca eleştirme hiçbir zaman. Ben sayende anneyim ve bunun için sana sonsuz kere teşekkür ederim.
Seni Çok Seviyorum.

25 Kasım 2019 / İstanbul
Comments