Kadın Olmak! Çocuk Olmak!
- Şenay Kum Göz
- 27 Eyl 2024
- 2 dakikada okunur
Ceren Özdemir. Bir kaç gün önce 20 yaşında gencecik bir fidanın daha, bir katilin bıçak darbesiyle hayatı sonlandırıldı.
İnternet üzerinde yer alan haberlere göre 2019 yılının 11 ayında 430 kadın öldürülmüş. Çoğunun ismini hatırlamıyoruz. Bazıları bir kaç gün haber oldular, herkes isimlerini profil resmi yaptı, isyan mesajları attı, sonra hayat normale döndü. İşte en kötüsü de bu, giderek normalleşiyor, giderek alışıyoruz. Bunlar yaşanırken televizyonlarda kadına şiddete karşı kamu spotları yayınlanıyor. Oysa öyle çok biliyoruz ki, polise haber verdiği, defalarca şikayet ettiği, koruma talep ettiği halde korunamayan ve öldürülen kadınları. Yani içi boş o yayınları yapmak hiçbir şey için çözüm değil. Bunun yerine asıl gereken yasaları uygulamak.
Türkiye’de kadınlar kadar çocukların da işi zor. Çünkü onları da yeterince koruyamıyoruz. Bu konuda özveriyle çalışan bir dernek var; UCİM – Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği. Derneğin kurucusu Saadet Özkan bu konuda gerçekten büyük bir çaba harcıyor. Derneğin takip ettiği onlarca dava var. Davalara dernek avukatları ve dernek üyeleri ile katılım sağlayıp çocuğun ve ailesinin yararına sonuç almak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ben her ne kadar aktif bir katılımda bulunamasam da derneğin üyesiyim. Yanlış ifade etmek istemem ama, bir dernek toplantısında öğrendiğim kadarıyla ülkemizdeki yasalar aslında gereği gibi uygulandığı takdirde caydırıcılık bakımından oldukça iyi durumda. İşte sorun kanunların gerektiği gibi uygulanmıyor olması.

Ne kadar da ironik değil mi? Çocuklar dünyanın en güzel varlıkları, hepsi birer yaşam kaynağı, hepsi ayrı bir mucize. Kadınlar, ellerinin değdiği yer güzelleşir, sarıp sarmalar, koruyup kollar, bir arada tutar. Ama en çok kadınların ve çocukların canı yanar.
Hepimiz masum, savunmasız birer bebek olarak geliyoruz dünyaya. Kimi zengin, kimi yoksul, kimi eğitimli, kimi cahil bir aileye doğuyor. Ortak olan tek nokta doğduğunda herkes masum. Sonra büyürken, o yolculukta gördüklerimiz, yaşadıklarımız, seçimlerimiz bizi iyi ya da kötü yapıyor. Bugün nefret ettiğimiz, öfkelendiğimiz tüm o kötüler de geçmişte masum birer çocuktu. İnsan buna bazen inanamıyor .
Hiçbir şeyi değiştiremiyorsak da en azından yapabileceğimiz vicdanlı, merhametli, iyiyi seçen çocuklar yetiştirmek.
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüneallı pullu bir balon gibi verelim oynasınlaroynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasındadünyayı çocuklara verelimkocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibihiç değilse bir günlüğüne doysunlar
NAZIM HİKMET
11 Aralık 2019 / İstanbul
Comments