top of page

Gelibolu’da Yeni Hayat




En son ocak ayında yazmışım buraya. Oysa yazacak ne de çok şey vardı. 2020 dünya için, ülkemiz için çok farklı bir yıl oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu yıl hayatımıza giren en önemli kelime pandemiydi. Tüm dünyaya yayılan bir salgın hastalık, insanları haftalarca eve mahkum etti.

Bizim ülkemizde de mart ayında ilk vaka açıklandı. Sonrasında hemen okullar kapatıldı, eğitime ara verildi. Şu sıralarda okullar kademeli olarak yeniden açılıyor.

Salgına sebep olan hastalıkla ilgili vakalar görülmeye başlayınca çeşitli kısıtlamalar geldi ve ben 50 gün, İpek ve babam da 70 gün boyunca evden çıkmadık. Sadece Batıhan ara ara alışveriş için dışarı çıkıyordu. İşte bu evde kaldığımız süreç bazı şeyleri yeniden sorgulamamıza neden oldu.

…………..

Ekim 2020’de yazmaya başlamışım bu yazıyı, sonrasında beni alıkoyan neydi de yarım bıraktım bilmiyorum. Demek ki tamamlamak için doğru zaman şimdiymiş diyerek yazmaya girişiyorum 🙂

İstanbul’daki hayatımızın sürekli bir koşturmaca ve kaos halinde geçtiğini fark etmemize neden oldu pandemi yasakları. Sonucunda da uzun süredir içten içe isteyip cesaret edemediğimiz İstanbul dışındaki hayata adım atmamız için de vesile oldu. Batıhan iş arayışlarını İstanbul dışına yöneltti ve Temmuz 2020’de Gelibolu’ya taşındık.

Gelibolu, Çanakkale’ye bağlı bir yarımada. Buraya taşındıktan sonra İstanbul’a toplamda üç kez gittik. İki kez cenaze ve bir kez de nikah için. Ve her gidişimizde hissettiğimiz şey “Biz bunca zaman burada nasıl yaşadık” duygusu oldu. Ekim ayında babaannemi ve şubatta da dayımı kaybettik ve özellikle dayımın vefatı beni oldukça sarstı.

Buraya taşındıktan sonra en çok sorulan soru, “alışabildiniz mi?” oldu. Oysa garip bir şekilde sanki hep burada yaşamışım gibi hissettim. Alışma süreci gibi bir durumumuz hiç. Geçen 1,5 yıllık süre zarfında da hiç pişmanlık duymadık.

Ve bugün diyorum ki olan, olmayan her şeye şükürler olsun.

 
 
 

Comentários


bottom of page